ŞİDDET KAVRAMI
Şiddet, bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesiyle ya da acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır.
Bu tanım kapsamında ve sağlık hizmeti veren hekim ve diğer sağlık meslek mensuplarını[1] ilgilendiren boyutta, tokat atmak, iteklemek, tekmelemek, bir şey fırlatmak, yumruk veya bir nesneyle vurmak, silah veya bunun gibi bir nesneyle zarar vermek ya da tehdit etmek gibi davranışlar fiziksel şiddet; hakaret etmek, aşağılayıcı söz söylemek, küçük düşürmek, sözlü olarak tehdit etmek, kişiye kendisini yetersiz hissettirecek söz veya davranışta bulunmak, küfretmek, kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlamak gibi fiziksel bir baskı olmadan uygulanan ve ruh sağlığını etkileyen her türlü söz ve davranışlar sözlü-duygusal-psikolojik şiddet; kişiye cinsel içerikli sözler söylemek, kişiyi cinsel yönden aşağılamak ya da cinsel taciz olarak değerlendirilen davranışlar ise cinsel şiddet kategorisindedir[2].
Bahsi edilen söz, tutum veya davranışların hasta, hasta yakını ya da diğer kişilerce hekim ve diğer sağlık meslek mensuplarına yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı gerçekleştirilmesi halinde, sağlıkta şiddet veya sağlık çalışanlarına şiddet durumu söz konusu olmaktadır.
Sağlıkta şiddet veya sağlık çalışanlarına şiddetin çok eski zamanlardan beri var olduğu bilinmekte, zaman içinde azalmak yerine daha da arttığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmanın konusu, sağlık çalışanlarına yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı gerçekleştirilen her türlü şiddet olaylarının oluşmasına, hatta bunların artmasına neden olan sosyo-ekonomik koşulların araştırılması ve incelenmesi olmayıp, şiddet olayı meydana geldiğinde hekim ve diğer sağlık meslek mensuplarının hukuki süreç ve hakları konusunda bilgilendirme yapmaktır.
Gerçekten de sağlık meslek mensuplarına yönelik şiddet olayları günden güne artış gösterirken şiddete maruz kalsın ya da kalmasın, hekimler başta olmak üzere sağlık meslek mensuplarının çoğunlukla, şiddet olayı gerçekleştiğinde sahip oldukları hukuki ve idari haklar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları düşünülmektedir.
Sağlık meslek mensuplarının %67’sinin en az bir kere şiddete maruz kaldığına[3], Ocak 2016-Ocak 2022 yıllarını kapsayan dönemde toplam 84.246 tane sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığına[4] dair istatistik verileri varken, bu ciddi ve yaygın soruna yönelik olarak anında ve etkin hukuksal girişimlerde bulunmak, öncelikle ilgili sağlık meslek mensubunun yeterli bilinç, bilgi ve desteğe sahip olması ile mümkündür. Hekimler başta olmak üzere sağlık meslek mensuplarına yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı gerçekleştirilen şiddet durumlarında kayıtsız kalınmayarak derhal ve etkili olarak hukuki ve idari hakların kullanımına geçilmesi, bir taraftan ilgili sağlık meslek mensubuna şiddet uygulayanın yaptırımsız kalmasını engelleyecek, diğer taraftan ise bu konu ile ilgilenen, hassasiyet gösteren kişi ve kuruluşlar aracılığıyla paylaşılan süreç ve sonuçlarla kamuoyu yaratılarak toplumsal bilinç ve çekince oluşturulabilecektir.
BEYAZ KOD
Sağlık çalışanlarına yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı herhangi bir şiddet türü uygulanması durumunda şiddeti gerçekleştiren kişi veya kişilerin karşı karşıya kalacakları yaptırımlarla ilgili olarak bir takım özel idari ve hukuki düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeler genel olarak BEYAZ KOD başlığı altında toplanmıştır ve Sağlık Bakanlığı takibinde olacak şekilde ceza hukuku hükümleri ile birlikte uygulanmaktadır.
Sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesine yönelik olarak Sağlık Bakanlığı tarafından özellikle 2010’lu yılların başından itibaren ciddi adımlar atılmaya başlanmış, “Emeğe Saygı Şiddete Sıfır Tolerans!” sloganını temel alan bir kampanya dahilinde politika hedefi belirlenmiştir. Sağlık çalışanlarına karşı şiddetin önlenmesi ve hasta, çalışan güvenliğinin sağlanarak hizmet kalitesinin artırılması bağlamında geliştirilen çalışan hakları ve güvenliği uygulamaları; sağlık çalışanlarının sundukları hizmetten dolayı karşılaşabilecekleri hak ihlalleri, davranışsal boyutta risk faktörleri, şiddet eylemlerini tanımlayarak koruyucu ve önleyici tedbirleri oluşturmak, kriz durumunda gerekli hukuki danışmanlığı yapmak ve destek mekanizmalarının odağında krizin niteliğine göre gerekli uygulamaları sunmak; risk analizi yapmak, yasal mevzuat hakkında sağlık çalışanları ve hastaları bilgilendirmek, makro düzeyde çalışan hakları ve güvenliği politikaları oluşturmak ilkeleri ve vizyonuna dayandırılmıştır[5].
BEYAZ KOD, sağlık çalışanlarına yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı yukarıda bahse konu edilen şiddet türlerinden bir veya birkaçının gerçekleştirilmesi durumunda uygulanacak prosedürler bütünüdür.
Sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevinden dolayı herhangi bir şiddet türüne maruz kalan sağlık çalışanı, sağlıkta şiddet mağduru[6] olarak derhal BEYAZ KOD vermelidir. BEYAZ KOD verme işlemi;
Yanı sıra özellikle yataklı tedavi kurumlarında meydana gelen şiddet olaylarında, kurum yöneticisi, çalışan hakları ve güvenliği biriminden bir personel ile güvenlik görevlilerinden oluşan BEYAZ KOD müdahale ekibine hızla haber verilmesinin ve ekibin olay yerine en kısa sürede ulaşmasının sağlanması amacıyla sabit telefondan 1111 nolu iç hat aranmalıdır[8].
Doğrudan ÇGB aranmadan diğer yollardan birini kullanarak şiddet mağduru tarafından bir başvuru yapıldığında, ilgili başvuru otomatik olarak ÇGB ekranına düşer. ÇGB personeli bir başvuru olduğu takdirde ivedilikle ilgili personel ile irtibata geçer. Süreç hakkında şiddet mağdurunu bilgilendirir. Gerekli tüm bilgi ve belgeleri temin ederek sisteme kaydını sağlar. Belge asıllarını ivedilikle il BEYAZ KOD koordinatörüne[9] iletir.
Alo 113 Üzerinden Başvuru
Operatör öncelikle sizden T.C. kimlik numaranızı isteyecektir. Sisteme daha önce üye oldu iseniz olay yeri ve tarih-saat bilgilerini iletmeniz halinde başvurunuz tamamlanacaktır. Sisteme üye değilseniz operatör tarafından istenilen bilgileri iletmeniz üzerine üyelik işlemleriniz gerçekleştirilecek ve akabinde olay yeri, tarih ve saat bilgilerinin de sisteme kaydı ile başvurunuz tamamlanacaktır. Başvurunuzun tamamlanması ile kurumunuzda görevli ÇGB kısa sürede sizinle irtibata geçecektir.
İnternet Üzerinden Başvuru (https://beyazkod.saglik.gov.tr/Giris.aspx)
Zaten üye iseniz Üye Girişi Ekranından giriş yapılmalıdır. Üye değilseniz önce üye olunmalıdır.
Giriş yapıldıktan sonra Şiddet Başvuru Formu Ekle sekmesinden gerekli bilgiler girilir.
Formdaki bilgilerin bir kere kaydedildikten sonra kaydeden kişi tarafından değiştirilmesi mümkün olmayacağından bilgilerin eksiksiz ve tam doldurulması önem arz etmektedir. Formdaki bilgilerin değişikliği sadece Koordinatör tarafından yapılmaktadır.
ÇGB ile İletişime Geçerek Yapılan Başvuru
Kurumunuzda görev yapan ÇGB ile iletişime geçerek de BEYAZ KOD başvurusunda bulunabilirsiniz. ÇGB sizden T.C. kimlik numaranızı isteyecektir. Sisteme daha önce üye oldu iseniz olay yeri ve tarih-saat bilgilerini iletmeniz halinde başvurunuz tamamlanacaktır. Sisteme üye değilseniz ÇGB tarafından istenilen bilgileri iletmeniz üzerine üyelik işlemleriniz gerçekleştirilecek ve akabinde olay yeri, tarih ve saat bilgilerinin de sisteme kaydı ile başvurunuz tamamlanacaktır.
BEYAZ KOD KAPSAMI
BEYAZ KOD uygulaması, Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler ve ağız ve diş sağlığı merkezlerini, il ambulans servislerini, toplum sağlığı merkezleri ile aile sağlığı merkezlerini, üniversitelerin sağlık araştırma ve uygulama merkez ve hastanelerini ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarını kapsar. Buna göre başta hekimler olmak üzere ülkemizde görev yapan sağlık meslek mensupları, sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı şiddete maruz kaldıklarında BEYAZ KOD verebilmektedirler.
Ancak;
BEYAZ KOD kapsamında değerlendirilmezler[10].
BEYAZ KOD SÜRECİ
BEYAZ KOD süreci, hekimler başta olmak üzere sağlık meslek mensuplarının sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı şiddete maruz kaldıkları anda mağdurun yukarıda bahsedilen yollardan birini kullanarak BEYAZ KOD vermesi ile başlamaktadır.
Buna göre örneğin bir hastanede görev yapan şiddet mağduru, öncelikle dahili hattan 1111’i arayarak güvenlik görevlilerinin ve diğer yetkililerin olay yerine gelip önlem almasını sağlar, ardından 113 nolu telefonu arayarak BEYAZ KOD işlemlerini başlatır.
Bir olayda birden fazla personel mağdur olmuş olabilir. Bu durumda her personel için ayrı ayrı başvuru alınıp sisteme kaydı sağlanmalıdır.
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının sağlık kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen şiddet olayı kapsamında BEYAZ KOD başvurusu yapıldığında, ilgili başvuru otomatik olarak ÇGB ekranına düşer. ÇGB personeli bir başvuru olduğu takdirde ivedilikle ilgili personel ile irtibata geçer. Süreç hakkında şiddet mağdurunu bilgilendirir. Sonrasında, “Şiddet Başvuru Formu Ekle” sekmesinden şiddete maruz kalan kişi veya kişilerin doldurması gereken olay tutanağını, şiddet başvurusunda bulunan sağlık çalışanı tarafından doldurulması gereken Hukuki Yardım Talep Formu’nu, şiddete uğrayan sağlık çalışanının şikayetçi olup olmadığına bakılmaksızın ilgili yöneticileri tarafından doldurulup imzalanan İhbar Dilekçesi’ni ve şiddete maruz kalan sağlık çalışanına imzalatılan Kişisel Veri Paylaşım Bilgilendirme Formu ile olayı doğrulayan diğer kanıtları temin ederek personelin şikayetçi olup olmadığına bakmaksızın sisteme kaydını sağlar ve bunları 24 saat içinde il koordinatörlüğüne intikal ettirir[11].
ÇGB tarafından yapılan kayıttaki bilgi ve belgeler, BEYAZ KOD il koordinatörü olan il sağlık müdürlüğünde görevli avukat tarafından incelenir ve yapılan başvurunun BEYAZ KOD kapsamında olup olmadığına karar verilir. Başvurunun BEYAZ KOD kapsamında olduğuna karar verilirse koordinatör tarafından mağdur personele yargılama sürecinde hukuki destek verilir. Koordinatör, özellikle yargılama süreci ve sonucuna ilişkin bilgileri geciktirmeksizin sisteme kaydetmekle sorumludur.
Üniversiteler ve özel sağlık kuruluşlarında gerçekleşen şiddet olayı kapsamında BEYAZ KOD başvurusu yapıldığında ise söz konusu sağlık kuruluşlarında veri girişi yapmakla görevlendirilen birim ve/veya personel tarafından olay tutanağı, kişisel veri paylaşımı bilgilendirme formu ve olayı doğrulayan diğer bilgi ve belgelerin BEYAZ KOD sistemine girişi sağlanır. Bu kuruluşlarda işlenen BEYAZ KOD kapsamındaki suçlar bakımından da mağdurun şikayetinin olup olmadığına bakılmaksızın, yöneticileri tarafından olayın adli mercilere intikali sağlanır[12].
BEYAZ KOD sürecinin önemli bir aşaması, olay tutanağının tutulmasıdır.
Olay tutanağı: Şiddet olayı sonrasında tutulan ve hadiseyi izah eden tutanaktır. Şiddete maruz kalan çalışan, adli süreçlerde kanıt teşkil etmesi açısından olaya tanık olan diğer personel ile birlikte olayı anlatan ve belgeleyen bir tutanak düzenlemelidir. Tutanakta, tarih ve saat bilgileri ile failin kimlik bilgilerine (eğer bilinmiyorsa açık eşkâline), olayın gelişim seyrine ve mağdur çalışana yönelik saldırının ayrıntılarına yer vermesinin yanı sıra mutlaka olaya tanık olan personel ve/veya diğer kişilerin adları ve imzaları, ayrıca tutanağın düzenlendiği tarih de yer almalıdır. Tutanak el yazısı ile düzenlenebilir, ancak okunaklı olması gerekir. Düzenlenen olay tutanağının ÇGB’ye teslim edilmesi gerekmektedir.
Olay tutanağı, mağdur doğrudan https://beyazkod.saglik.gov.tr/Giris.aspx adresinden başvuru yapmışsa kendisi tarafından, 113 veya ÇGB aranarak yapılmışsa ÇGB tarafından sistemde var olan Şiddet Başvuru Formu Ekle sekmesinden yüklenecektir. Bu bölümde, yaşanan şiddet olayının nedenleri ile ilgili seçenekler mevcuttur. Buna göre şiddet nedeni olarak sunulan seçenekler şunlardır:
*Tıbbi gereklilik olmadan ilaç yazdırma talebi
*Ziyaret saatleri dışında hasta ziyareti talebi
*Yönlendirme hatası
*Tıbbi gereklilik olmadan rapor isteği
*Personel yetersizliği
*Tıbbi gereklilik olmadan sevk isteği
*Mahremiyet ihlali
*Yanlış iletişim sorunları
*Tıbben sevk gerekli olmasına rağmen hastanın sevk istememesi
*Randevu sırası ihlali
*Personelin tutum ve davranış hataları
*Tıbbi gereklilik olmadan tetkik/tahlil isteği
*Hastaları bilgilendirme yetersizliği
*Tedavi memnuniyetsizliği
*Bilgilendirme hatası
*Tıbbi malzeme yetersizliği
*Diğer
Benzer şekilde bir de şiddet uygulayan kişinin özelliklerine dair seçenekler mevcuttur:
*Alkol kullanmış
*Trafik kazası geçirmiş (kendisi ya da yakını)
*Uyuşturucu madde kullanmış
*Psikiyatrik hastalık tanısı var
*Vefat eden hastası var
*Diğer
TANIK KAVRAMI VE ÖNEMİ
Bu aşamada, olay tutanağı hazırlanırken olaya tanık olan personel ve/veya diğer kişilerin adlarının ve mümkünse imzalarının tutanakta bulunmasının, ceza yargılaması sürecinde büyük önem arz ettiğine, öyle ki yargılamanın mağdur lehine sonuçlanmasına büyük katkı sağladığına özellikle dikkat çekmek gerekmektedir.
Ancak, maalesef uygulamada, hekimin BEYAZ KOD vermesine neden olan şiddet olayına yakından tanık olduğu halde çeşitli nedenler öne sürerek kollukta veya sonraki süreçte tanıklık yapmak istemeyen personel ya da diğer kişiler olabilmektedir. Yaşanan şiddet olayına yakından tanık olan personel ya da diğer kişilerin tanık olarak beyanda bulunmak istememesi ve bunun sağlanamaması, davacı mağdurun değerli tanık beyanlarından mahrum kalması, bu da ceza muhakemesi sürecinde beklediği sonuca ulaşamaması riskini barındırmaktadır.
Oysa ceza muhakemesi sürecindeki tanıklık, kamusal bir görevdir. Bu nedenle ceza hukuku kapsamında tanık ve tanıklıkla ilgili çeşitli düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeler tanıklara haklar sağladığı gibi yükümlülükler de yüklemektedir. Bu yükümlülüklerle ilgili olarak, kişinin Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) sınırlı sayıda belirtilen durumlar haricinde tanıklıktan çekinemeyeceğinin[13], tanıklarının çağrı kağıdı ile çağrılacağının[14], usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıkların zorla getirileceğinin[15], gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağının[16], yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebileceğinin[17] bilinmesi özellikle önemlidir.
Bu nedenle, gerçekleşen sağlıkta şiddet olayına tanık olan personel veya diğer kişiler, olay tutanağına imza atmak istemeseler bile olay tutanağında belirtilebilir ve adli süreçte tanık olarak gösterilebilir.
İlgili Diğer Formlar
En önemli kısım olan olay tutanağının hazırlanması ve sisteme yüklenmesi sonrasında, Hukuki Yardım Talep Formu ve Onam Formu aşamaları gelmektedir.
Hukukî yardım talep formu: Bu form BEYAZ KOD kapsamında hukukî yardım talep edip etmediğinizi belirtir. Görevli birim/personel tarafından hazırlanarak size imzalatılır. Hukukî yardım talep etmeniz halinde, söz konusu başvurunuz BEYAZ KOD kapsamında ise, ceza yargılaması aşamasında Sağlık Bakanlığı avukatlarınca tarafınıza hukukî yardım verilecektir.
Onam formu: BEYAZ KOD kapsamında yapmış olduğunuz başvuru ve bu başvuru nedeniyle yürütülen adli süreçte elde edilen bilgi ve belgeler, kişisel bilgileriniz anonimleştirilerek, başka bir ifade ile; kişisel bilgilerinizden arındırılarak, analizlerinin yapılmasında ve neticesinde sağlık personeline karşı gerçekleşen şiddet olaylarının önlenmesi amacıyla kullanılacaktır. Bu durumu izah eden ve söz konusu bilgi ve belgelerin kullanılmasına izin veren onam formu görevli birim/personel tarafından hazırlanacak ve tarafınıza imzalanacaktır.
Bu aşamada, Çalışan Hakları ve Güvenliği Birimi Psikososyal Destek Talep Formu (FORM 1) da doldurulabilir. Psikososyal destek, şiddet mağduru personelin görev yaptığı sağlık tesisinin çalışan hakları ve güvenliği birimince, psikiyatri klinikleri/polikliniklerince, sağlık tesisi psikoloğu tarafından, tıbbi sosyal hizmet birimince bunların mümkün olmaması durumunda sağlık tesisi yönetimi ve il sağlık müdürlüğü kamu hastaneleri hizmetleri başkanlığı hasta çalışan hakları ve güvenliği birimlerince koordinasyon sağlanarak verilir[18]. Bu şekilde şiddete maruz kalan sağlık personeli ve aile üyelerinin, travma, kriz durumu mevcudiyeti ve mesleki tükenmişliğinin önlenmesi amacıyla hastanelerin tıbbi sosyal hizmet birimlerinde görevli sosyal hizmet uzmanlarından ve psikologlarından psikolojik ve sosyal destek almasının sağlanması ile danışmanlık verilmesi hedeflenmektedir.
Bu şekilde yapılan ve tamamlanan başvuru ile ilgili belgeler, il BEYAZ KOD koordinatörü tarafından incelenir. Başvurunuz BEYAZ KOD kapsamında ise bilgi ve belgeler adli mercilere intikal ettirilerek adli süreç başlatılır ve süreç boyunca size hukuki yardım[19] yapılır.
Başvurunuz BEYAZ KOD kapsamında değil ise tarafınıza gerekli bilgilendirme yapılacaktır. Bu durumda hukuki yardım talebiniz de karşılanmayacaktır. Başvurunuzun BEYAZ KOD kapsamında olmadığına ilişkin bilgilendirme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde il BEYAZ KOD koordinatörlüğüne bir dilekçe ile itiraz edilebilir.
Adli Süreç
BEYAZ KOD kapsamında işlenen suçlar genel itibariyle takibi şikâyete bağlı olmayan, başka bir ifade ile şiddet mağduru şikayetçi olmasa dahi adli mercilerce kendiliğinden soruşturulan suçlardır. Bu tür suçtan haberdar olan yöneticinin, suçu adli mercilere intikal ettirmesi yasal bir zorunluluktur[20]. Bu nedenle görevli birim/personel tarafından hazırlanan bir ihbar dilekçesi yöneticiye[21] imzalatılır.
Adli süreç başlatıldığında, adli mercilerce şiddet mağduruna yapılacak tüm tebligatlar hususunda en kısa sürede il koordinatörlüğü haberdar edilmelidir.
CMK’nin 233. maddesi gereğince, mağdur ile şikayetçi Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hakîm tarafından çağrı kâğıdı ile çağrılıp dinlenir. Diğer bir ifade ile şiddet mağduru ile varsa tanıkların en az bir kere Cumhuriyet savcısı veya hakîm karşısında bulunması gerekmektedir. Yapılan çağrıya uyulmaması durumunda, aynı Kanun’un 146. maddesinin 7. fıkrası gereğince zorla getirme kararı verilebilmektedir. Savcı veya hakîm tarafından ilk defa dinlendikten sonra, diğer duruşmalarda mağdurun vekil ile temsil edilmesi mümkündür.
Kamu görevlisine karşı görevi nedeniyle işlenen suçlar şikayete tabi suçlardan olmadığından; şikayetten vazgeçilmesi veya kovuşturma aşamasında davaya katılmak istenmediği yolunda beyan verilmesi durumunda, söz konusu dava kamu davası olarak devam edecek olmakla birlikte, vekilin yetkisi asilin yetkisine bağlı olduğu için şikayetinden vazgeçen veya davaya katılmak istemediğini beyan eden personelin/katılanın vekili olan Sağlık Bakanlığı avukatının da vekillik sıfatı ve takip yetkisi kalmayacağından hukuki yardım verilemeyecektir[22].
Bu süreçte şiddet mağdurunun özel avukatından da hukuki yardım alabilmesi mümkündür. Ancak bu durumda Sağlık Bakanlığı avukatlarından hukuki yardım almaya devam edip etmeyeceğiniz hususunda il koordinatörlüğünün bilgilendirilmesi gerekmektedir. Zaten özel vekil tayin edilmesi durumunda, hukuki yardımdan faydalanana ayrıca BEYAZ KOD kapsamındaki hukuki yardımdan faydalanmaya devam edip etmeyeceği sorulacaktır[23].
İfade Aşaması
BEYAZ KOD bildirimi sonrasında kolluk kuvvetlerinin olaya dahil olduğu aşamada, T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 06.01.2021 tarih ve Sağlık Çalışanlarına Yönelik İşlenen Suçlar konulu yazısında belirtilen hususlara uyulup uyulmadığına dikkat edilmesi, gerektiğinde iş ve işlemlerin söz konusu yazıda belirtildiği şekilde yürütülmesine dair uyarıda bulunulması önem arz eder.
Zira bahse konu yazıda, sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı sağlık çalışanlarına yönelik suçlara ilişkin olarak mağdur, müşteki veya tanık lehine olacak uygulamalara yer verilmektedir. Bu kapsamda;
*Sağlık çalışanının mağdur, müşteki veya tanık sıfatıyla beyanları alınırken veya dava dosyasına yansıyan tutanakların düzenlenmesi sırasında, kendilerinin veya yakınlarının güvenliklerinin tehlikeye düşürülmemesi açısından adres olarak ikamet adresleri yerine görev yaptıkları sağlık kuruluşunun adresinin yazılması,
*Mağdur, müşteki veya tanık olan sağlık personelinin ifadelerinin kolluk vasıtasıyla işyerlerinde aldırılması,
*Sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı sağlık çalışanlarına yönelik işlenen suçlarla ilgili yürütülen soruşturmalarda, suçun mağduru veya müştekisi olan sağlık çalışanlarına yönelik yapılacak tebligatların vekillere yapılması
Hususlarına dikkat çekilmektedir.
Hukuki Danışmanlık
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle personelin veya kanuni mirasçılarının talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca yapılacak hukuki yardıma ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla ilk olarak 28.04.2012 tarihli Resmî Gazete’de, Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır. Yönetmelik, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında kadrolu veya sözleşmeli görev yapan personel ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 52. maddesi çerçevesinde Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında gönüllü ve ücretsiz sağlık hizmeti verenler ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu kapsamında görev yapanlara karşı sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemleri ve davaları kapsar.
Sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevinden dolayı şiddete maruz kalan söz konusu Yönetmelik kapsamındaki mağdur BEYAZ KOD verince, kendisine hukuki yardım talep formu aracılığı ile hukuki yardım talep edip etmediği sorulacak ve talep istikametinde hareket edilecektir. Ayrıca mağdur personel veya kanuni mirasçıları, görev yaptığı kurum veya kuruluş yöneticisine de hukuki yardım talebini bildirebilir. İlgili yönetici, bu talebi gecikmeksizin hukuki yardım yapmakla görevli ve yetkili birimlere intikal ettirir[24].
Mağdura Bakanlık tarafından hukuki yardımda bulunulabilmesi için mağdurun ya da kanuni mirasçılarının talepte bulunması gerekmektedir. Bunun yanı sıra sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı personele karşı kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiilin gerçekleşmiş olması, ilgili personelin soruşturma safhasında şüpheli, kovuşturma safhasında ise sanık durumunda bulunmaması gerekmektedir[25].
Mağdurun hukuki yardım talep etmesi durumunda, kendisine Sağlık Bakanlığı kadrolarında bulunan veya hizmet alımı yoluyla kendisine idare tarafından vekalet verilmiş bir avukat aracılığı ile herhangi bir ücret alınmadan avukatlık hizmeti verilecektir. Bu kapsamda hizmet veren avukat, ayrıca vekaletname ibrazı gerekmeksizin ilgili personelin veya kanuni mirasçılarının vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkilidir[26]. Diğer bir ifade ile mağdur veya mirasçısı, herhangi bir ücret ödemeden ve vekaletname çıkarmasına gerek kalmadan avukatlık hizmeti alabilecektir.
Bu aşamada bilinmesi gereken bir husus, BEYAZ KOD başvurusunda bulunan mağdurun yaşanan şiddet olayının adli mercilere intikal ettirilmesi sürecinde şikayetçi olup olmadığının önem arz etmiyor olduğudur. Çünkü kamu görevlisi olarak kabul edilen özel sektörde görev yapanlar da dahil olmak üzere sağlık hizmeti veren sağlık meslek mensupları BEYAZ KOD kapsamında yaşanan şiddet olayı sonucunda şikayetçi olup olmadıklarına bakılmaksızın soruşturma ve sonrasında kovuşturma süreci kamu davası olarak işlemeye başlayacak ve devam edecektir. Gerçekten de kişiye karşı yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama suçu işlenirse şikâyet aranmaz ve verilecek ceza yarı oranında artırılır[27]. Benzer şekilde kişi, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle hürriyetinden yoksun kılınırsa şikâyete bağlı olmaksızın verilecek ceza bir kat artırılır[28]. Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret edilmesinde de şikâyet aranmaz[29] ve bu durumda verilecek cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz[30]. Tehdit suçunda ise kamu görevlisi ayrımı da bulunmamakta ve yine şikâyet aranmamaktadır[31].
BEYAZ KOD başvurusunda bulunan mağdurun ilk aşamada şikayetçi olmaması veya adli süreç devam ederken şikayetinden vazgeçmesi veya davaya katılmak istemediğini beyan etmesi durumunda, Bakanlık avukatının vekillik sıfatı ve takip yetkisi kalmayacak, bu da Bakanlık tarafından verilen hukuki yardımın sona ermesi anlamına gelecektir.
BEYAZ KOD başvurusunda bulunan sağlık meslek mensubu, ilk andan itibaren özel avukat da tutabilir. Bu durumda il koordinatörlüğü tarafından hukuki yardım isteyip istemediği sorulduğunda, süreci özel avukatı ile takip edeceği hususunda bilgilendirme yapmalıdır. Diğer bir imkân olarak ilk aşamada Bakanlık tarafından sunulan avukatlık hizmetini kabul eden mağdur, devam eden süreçte özel avukat tutabilir. Bu halde de il koordinatörlüğü ile irtibata geçip hukuki yardım talebini geri aldığını bildirmesi gerekir. BEYAZ KOD başvurusu sırasında veya sonrasında özel avukat tutan mağdurun avukatın vekalet ücretini kendi imkânları ile karşılaması gerekmektedir.
Mevzuat Düzenlemeleri
Sağlık meslek mensubuna yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevden dolayı BEYAZ KOD kapsamında kalan şiddet faaliyetinde bulunan hasta veya hasta yakınlarına karşı özellikle anlık olarak etkin cezai yaptırımlarda bulunulmuyor olması, bir taraftan sağlık hizmeti verirken şiddete maruz kalan sağlık meslek mensubunun BEYAZ KOD vermeyi yetersiz veya gereksiz bulmasına, diğer taraftan ise sağlık hizmeti veren sağlık meslek mensuplarına uygulanan şiddetin cezasız kalıyor algısına yol açmakta, bu da şiddet olaylarının artmasını adeta teşvik etmektedir.
Sağlık Bakanlığı, ilgili diğer bakanlıklarla beraber bu önemli sorunu etkili çözüme kavuşturmak üzere yıllar boyu çalışmalar yapmış, ilgili mevzuatta birtakım düzenlemelere de gidilmiştir. Buna rağmen sağlıkta şiddetin önü kesilememiş, hatta daha da artmasına engel olunamamıştır.
Çoğunlukla hakaret, tehdit, mala zarar vermek ve kasten yaralama şeklinde kendisini gösteren sağlıkta şiddet olayları, kasten öldürme suçu kapsamında birçok değerli hekimin vefat etmesi ile de sonuçlanmıştır. Bu nedenle ülkemizde önemli bir sorun olarak varlığını devam ettiren sağlıkta şiddetin, şiddet uygulayanlara etkin yaptırımlar getirilerek ve buna bağlı olarak caydırıcılık sağlanarak çözüme kavuşturulması büyük önem arz etmektedir.
Bu amaçla yapıldığı düşünülen mevzuat düzenlemelerinin yeterince etkin olmaması veya fiili uygulamada kendisini gösterememesinin hayal kırıklığı yarattığı ve sorunun kalıcı olarak çözülmesinde yetersiz kaldığı bir gerçektir.
Yapılan mevzuat düzenlemeleri incelendiğinde,
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında sağlık hizmeti dunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle personelin veya kanuni mirasçılarının talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca yapılacak hukuki yardıma ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla ilk olarak 28.04.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları hakkında Yönetmelik, önemli adımlardan biridir.
Söz konusu Yönetmelik, 02.11.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 54. maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu 54. madde, Hukuki yardım başlığını taşımakta; Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında, sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca hukukî yardım yapılacağını hükme bağlamaktadır. Aynı maddeye 15.11.2018 tarihinde eklenen 2. fıkra ile de Devlet ve vakıf üniversitelerine ait birimlerde görevli sağlık çalışanlarına da birinci fıkra çerçevesinde ilgili üniversite tarafından hukuki yardım yapılacağı, bu yardımın usul ve esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirleneceği belirtilmiştir.
Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları hakkında Yönetmelik, Hukuki Yardımın Mahiyeti, Hukuki Yardım Usulü, Hukuki Yardımın Sona Ermesi gibi bölüm ve başlıklar altındaki maddeleri ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında yaşanan sağlıkta şiddet olaylarında verilecek hukuki yardım hakkında standart sağlanmasına yönelik olarak katkı sağlamıştır.
Önemli olduğu düşünülen ancak uygulamada beklenen etkiyi göstermeyen bir düzenleme, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na 02.01.2014 tarihinde eklenen Ek Madde 12’dir.
Yapılan düzenlemenin 1. fıkrası ile sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, 5271 sayılı CMK’nin 100. maddesinin 3. fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasına alınmış; 2. fıkrası ile ise özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı TCK’nin uygulanmasında kamu görevlisi sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Sonrasında aynı maddeye bu sefer 15.04.2020 tarihinde bir ek fıkra eklenerek, kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı TCK’de yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında; ilgili maddelere göre tayin edilecek cezaların yarı oranında artırılacağı ve TCK’nin 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmayacağına dair yasal düzenleme yapılmıştır.
Özellikle özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel açısından, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı TCK’nin uygulanmasında kamu görevlisi sayılması yönündeki düzenlemenin önemli bir adım olduğu ortadadır.
Kaldı ki diğer düzenlemelerin caydırıcılık yaratarak sağlıkta şiddeti önlemeyi amaçladığı anlaşılmaktadır. Ancak düzenlemeler uygulamada beklenen etkiyi yaratamamıştır.
Bunun nedenleri öğretide de tartışılmış, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun, 5271 sayılı CMK’nin 100. maddesinin 3. fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasına alınmasına yönelik düzenlemenin ilgili CMK maddesinde de belirtilmiş olması gerektiği yönünde görüş bildiren akademisyenler olmuştur[32]. Benzer şekilde, maddeye 15.04.2020 tarihinde eklenen düzenlemeler de sadece Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu bünyesinde bırakılmış, TCK’ye yansıtılmamıştır.
Her ne kadar doğrudan sağlık meslek mensuplarına yönelik değil, genel bir düzenleme olsa da 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 15. maddesine 27.03.2015 tarihinde eklenen “Polis; müşteki, mağdur veya tanık ifadelerini, talepleri hâlinde ikamet ettikleri yerlerde veya işyerlerinde de alabilir. Bu fıkranın kapsamı ile uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca belirlenir.” şeklindeki Ek fıkra lehe bir düzenleme olarak kabul edilebilir. Nitekim eklenen bu ek fıkra gerekçesinde, müşteki, mağdur veya tanıkların polis merkezlerine kadar götürülmesiyle iş gücü ve zaman kaybetmelerinin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir[33]. Mağdur, müşteki veya tanık olan sağlık meslek mensuplarının ifadelerinin kolluk vasıtasıyla işyerlerinde aldırılması oldukça önemsenmektedir. Zira bu doğrultuda bir başka düzenleme de Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12’ye 15.11.2018 tarihinde eklenen Ek fıkra ile yapılmıştır. Bu Ek fıkra ile “Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlardan şüpheli olanlar, kolluk görevlilerince yakalanır ve gerekli işlemleri yapılarak Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilir. Cumhuriyet savcısı adli işlemleri tekemmül ettirir. Bu suçların soruşturmasında, kolluk tarafından müşteki, mağdur veya tanık olan sağlık personelinin ifadeleri işyerlerinde alınır. Bu fıkra hükmü, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlar hakkında da uygulanır.” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Yapılan bu düzenlemelere, BEYAZ KOD ile ilgili olarak gerek Sağlık Bakanlığı gerekse Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan çeşitli yazılarda ve Genelge’lerde yer ve önem verilmiştir. Bu düzenlemeler, BEYAZ KOD kapsamında şiddete uğrayan sağlık meslek mensubunu o koşullarda bir de karakola giderek ifade vermek durumunda bırakmaması açısından önem arz eder. Esasen günümüzde dahi uygulamada BEYAZ KOD veren sağlık meslek mensubunun ifade vermek üzere karakola davet edildiği zamanlar olmaktadır. İlgili sağlık meslek mensubu, böyle bir hakkı olduğunu bilirse ifadesinin iş yerinde alınmasını sağlayabilir. Zira özellikle şiddete maruz kalmış mağdurdan bir de karakola gidip ifade vermesinin beklenmesi en azından psikolojik olarak uygun olmadığından, ifadenin iş yerinde de verilebileceği hususunda ısrarcı olunması gerekmektedir.
Geçen zamanda, sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik mevzuat düzenlemeleri istenen ve beklenen etkiyi göstermemiş, sağlıkta şiddet haberleri hemen her gün duyulmaya devam etmiştir. Gelinen noktada, kanun koyucu tarafından bu sefer yeni bir düzenleme daha yapılmıştır. 27.05.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan bu düzenleme ile CMK’nin 100. maddesi 3. fıkrası kapsamında bulunan ve işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılabilecek suçlar arasına, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu da eklenmiştir. Böylece yukarıda da değinildiği üzere daha önce Sağlık Hizmetleri Kanunu’na Ek Madde 12 ile eklenen aynı hükmün esasen CMK’ye eklenmesi gerektiği yönündeki öğreti görüşlerine uygun bir düzenleme yapılmış olmaktadır. Nitekim aynı düzenleme ile Sağlık Hizmetleri Kanunu’na Ek Madde 12 ile eklenen bahse konu hüküm, artık orada bulunması gerekmediğinden bu Kanun kapsamında yürürlükten kaldırılmıştır.
Söz konusu düzenleme ile TCK’nin kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi başlıklı 113. maddesine bir fıkra eklenmiş, suçun konusunun (kamu hizmeti) sağlık hizmeti olması halinde, madde kapsamında verilecek 2 yıldan 5 yılan kadar cezanın altıda bir oranında artırılacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, söz konusu Ek Madde 12’ye 15.04.2020 tarihinde eklenen fıkra kapsamındaki düzenlemeler, bu sefer de TCK’ye yansıtılmamıştır. Böyle yapılmadığı için kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı TCK’de yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında; ilgili maddelere göre tayin edilecek cezaların yarı oranında artırılacağına ve TCK’nin 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmayacağına dair yasal düzenlemelerin fiili uygulamada yeterince etkili olmayacağını tahmin etmek güç değildir.
İŞ KAZASI BİLDİRİMİ
Amacı, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemek olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 2. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen istisnai haller[34] hariç olmak üzere kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.
Kanunun 3. maddesinin g) bendinde, iş kazası; işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmıştır.
Diğer taraftan Kanun’un 14. maddesinin 2. fıkrası a) bendine göre işveren, iş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde, b) bendine göre ise sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine intikal eden iş kazalarını en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Bahsedilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda, aynı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrasının e) bendine göre işverene yerine getirilmeyen her bir yükümlülük için iki bin Türk Lirası idari para cezası verileceği hükme bağlanmıştır.
Sağlıkta şiddet olaylarının iş kazası sayılıp sayılmayacağı hususunda yaşanan tartışmalar uzun süre devam etmiş, Türk Tabipleri Birliği tarafından da “Sağlıkta şiddet iş kazasıdır” sloganı esas alınarak bir süreç başlatılmış; bu kapsamda Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yazışmalar yapılmıştır.
Bu yazışmalar sonucunda ilk olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından Türk Tabipleri Birliğine verilen 16.11.2017 tarihli cevabi yazıda; konuyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik Başkanlığının mütalaasının da alındığı, sağlık hizmet sunucularında çalışanların herhangi bir iş kazasına maruz kalmaları durumunda bu kazaların, işveren mahiyetini haiz sağlık hizmeti sunucuları tarafından “BEYAZ KOD” sistemiyle kendi bünyelerinde kayda alınsa dahi 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına iş kazası bildiriminin yapılması gerektiğinin değerlendirildiği belirtilmiştir[35].
Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından 81 il valiliğine ve Bakanlıktaki genel müdürlüklere dağıtılan 01.03.2018 tarih ve iş kazası bildirimi konulu yazıda, iş kazası bildirimlerinin BEYAZ KOD sistemi üzerinde yapılan bildirimlerden ayrı olarak değerlendirilmesi, şiddete maruz kalan sağlık çalışanları açısından iş kazası bildirimlerinin fiziksel veya ruhsal anlamda engelli hale gelmesinin hekim tarafından tespit edilmesi halinde yapılması, bildirimlerde mevzuatta belirtilen yasal sürelere riayet edilmesi gerektiği belirtilmiştir[36].
Buna göre, hekimler başta olmak üzere sağlık meslek mensuplarına yönelik olarak sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı herhangi bir şiddet türü uygulanması durumunda yapılan BEYAZ KOD bildiriminden ayrı olacak şekilde iş kazası bildirimi de yapılması, iş kazası bildiriminin bir hekim raporu ile kayıt altına alınması, sonrasında söz konusu bildirimin ilgili sağlık birimi yönetimi tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna iletilmesi gerekmektedir. Burada, sağlıkta şiddet nedeniyle verilen BEYAZ KOD kapsamında ilgili sağlık meslek mensubu adına ayrıca iş kazası bildirimi yapılmadığının bilinmesi özellikle önem arz eder. Bunun için ilgili sağlık meslek mensubunun uğradığı şiddetin neden olduğu fiziksel ya da ruhsal travma nedeniyle iş kazası geçirdiğini belirterek görevli bir hekime muayene olması ve bu muayenenin bütün bulgularıyla birlikte iş kazası olarak kayıt altına alınmasını sağlaması gerekir.
HİZMETTEN ÇEKİLME[37]
Sağlık çalışanları, sağlık hizmeti sunumu esnasında şiddete uğraması halinde, acil verilmesi gereken hizmetler hariç olmak üzere hizmetten çekilme talebinde bulunabilir[38].
Hizmetten çekilme talebi, kurum tarafından belirlenen yöneticiye sözlü veya yazılı olarak bildirilir.
Bildirim üzerine yetkili yönetici, olayı derhal değerlendirerek hizmetten çekilme talebinin uygun olup olmadığı hakkında gecikmeksizin karar verir.
Yetkili yönetici, hizmetten çekilme talebini uygun bulduğu takdirde hastanın sağlık hizmeti almasına ve tedavisinin devamına yönelik tedbirleri güvenlik tedbirleriyle birlikte alır.
Yetkili yönetici; hastanın sağlık hizmetini devam ettirecek yeni sağlık çalışanını belirleyecek, kurum içerisinde bunun mümkün olmaması halinde hastanın hizmet alabileceği başka bir sağlık kurumuna sevkini ve hizmet alımını sağlayacaktır.
Bu süreç sırasında hastanın tedavisinin aksatılmamasına itina gösterilir.
Tüm süreçlerde il sağlık müdürlükleri koordinasyon görevini yerine getirmelidir.
SAĞLIKTA ŞİDDETİN TAZMİNAT DAVASI BOYUTU
Sağlıkta şiddet kapsamında sıklıkla kasten yaralama (TCK, Madde 86), tehdit (TCK, Madde 106) ve hakaret (TCK, Madde 125) suçları işlenmektedir.
Tehdit suçu, şikâyet aranmaksızın altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Hakaret suçunun cezası, mağdurun şikâyet etmesi şartı ile üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ancak kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçunda, şikâyet aranmaz ve verilecek ceza altıda bir oranında artırılır.
Kasten yaralama suçu için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası söz konusu iken, suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz ve verilecek ceza yarı oranda artırılır.
Görüldüğü üzere söz konusu suçların hapis cezası alt sınırları iki yılın altında kalmaktadır ve böyle olunca da erteleme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verilmesine olanak sağlamaktadır. Gerçekten de işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilmektedir, hatta erteleme verilebilen hapis cezası sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır[39]. Benzer şekilde, sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder[40].
Her ne kadar 15.04.2020 tarihinde Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na eklene fıkra ile söz konusu suçlar açısından hapis cezasının ertelenmesi hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmış ise de bu düzenleme Sağlık Hizmetleri Kanunu ile sınırlı bırakılmış, TCK’ye yansıtılmamıştır. Bu nedenle uygulamada beklenen etkiyi göstermemiştir. Benzer şekilde, 12.05.2022 tarihli düzenleme ile sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu CMK’nin 100. maddesine tutuklama nedeni olarak eklenmiş ise de maddedeki ifade “tutuklama kararı verilebilir” şeklindedir ve ayrıca işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemeyeceği belirtilmektedir.
Görüldüğü üzere BEYAZ KOD kapsamında birçok idari ve cezai düzenleme bulunmaktadır, ancak bu düzenlemeler ve yapılan yargılama sonucunda elde edilen sonuç, çoğu zaman şiddet mağdurunu tatmin etmemektedir.
Böyle olunca şiddet mağduru uygulanan şiddetin cezasız kaldığını düşünmekte, bu tür haberler yazılı ve görsel medyada yayılmakta, bu nedenle BEYAZ KOD verilmek istenmemekte veya verilse bile sonrası ile ilgilenilmemektedir.
Bu aşamada, sağlıkta şiddet mağdurunun BEYAZ KOD ve sonrasındaki ceza yargılaması sürecinin yanı sıra tazminat davası açabileceğini, hatta bu yolun daha etkin bir şekilde uygulanabildiğini bilmesi gerekmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri başlıklı İkinci Ayırım adlı bölümündeki 49. maddesinde, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişinin bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır. Zarar giderme, bedensel (örneğin, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar vb) ve/veya mala yönelik zararlar için maddi tazminat olarak uygulanır. Ayrıca hakîm tarafından, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özellikleri göz ününde tutularak, zarar görene bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebilir[41]. Ek olarak, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir[42].
BEYAZ KOD kapsamında maddi manevi tazminat talep edilebilmesi için ceza mahkemesinden farklı olarak hukuk mahkemesinde tazminat davası açılması gerekmektedir. Bu dava, BEYAZ KOD davasında eğer talep edildiyse Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanan hukuk desteği kapsamında değildir. Bir başka ifade ile tazminat davası, şiddet mağduru tarafından şahsen açılması ve takip edilmesi gereken bir davadır. Ancak usule ilişkin uygulamaların ön plana çıktığı ve ceza yargılamasından daha farklı dinamikleri olan bu dava türünde, mağdurun baştan itibaren avukat desteği almasında fayda vardır.
Hukuk mahkemesinde görülen tazminat davasının önemli bir özelliği, buradaki hakîmin, ceza hakîmi tarafından aynı olay hakkında verilen beraat kararı ile bağlı olmamasıdır[43]. Bu hususa Yargıtay kararlarında da yer verilerek; bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararının, kusur ve derecesinin, zarar tutarının, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliğinin, illiyet gibi esasların hukuk hakîmini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmadığı şeklinde görüş bildirilmiş; ancak, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakîminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakîminin tamamen bağlı olacağının kabul edildiği, diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı belirtilmiştir[44].
Buna göre BEYAZ KOD davasında ceza hakîmi tarafından şiddeti uygulayan kişi aleyhine verilecek bir ceza kararı, şiddet mağduru tarafından sonrasında hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davası sürecinde mağdur lehine olacak şekilde kesin delil niteliğindedir. Kaldı ki şiddeti uygulayan kişi hakkında cezaya hükmedilmemiş olsa bile sonrasında mağdurun tazminat davası açmasında yine de sakınca bulunmamaktadır, çünkü hukuk mahkemesi hakîmi bu kararla bağlı olmayacak, dava süreci sonucunda mağdura tazminat ödenmesine karar verebilecektir.
HHDD DESTEĞİ
Esas itibariyle hekimlerin mesleki faaliyetleri sırasında veya mesleki faaliyetle ilgili olarak karşı karşıya kaldıkları her türlü hukuki konuda, özelikle de şiddet ve mobbing ile etkin mücadele, özlük haklarının ihlali ile tıbbi malpraktis iddia ve davaları sürecinde onlarla dayanışma içinde olmak, bu kapsamda gerektiğinde dernek imkânları kullanılarak hukuki destek sağlamak amacı ile kurulan[45] Hekimlerle Hukuksal Dayanışma Derneği (HHDD), bu kapsamda sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik olarak tüm imkânlarını seferber etmeyi benimsemiştir.
HHDD, Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanan avukat desteğinin Bakanlık bünyesinde görev yapan avukatların yoğun iş yükü nedeniyle yeterli olmayabildiği düşüncesinden hareket ederek kurduğu organizasyon ve uygulamada bulunan cep telefonu uygulaması[46] ile 81 ilde şiddet mağduru hekime ücreti dernek imkânları ile ödenecek şekilde derhal bir avukat sağlanmasını hedefleyerek ilk ifade ve sonrasındaki soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, sürecin etkin şekilde yürütülmesini ve hekim lehine sonuçlandırılmasını ilke edinmiştir. Böylece şiddet mağduru hekim özelinde onun hukuki haklarının korunması ve şiddet uygulayan kişi veya kişilerin mevzuat dahilinde cezalandırılması, bu şekilde elde edilecek sonuçlarla caydırıcılık sağlanarak sağlıkta şiddetin azaltılması planlanmaktadır.
HHDD ayrıca şiddet mağduru hekimin özel hukuk kapsamında tazminat haklarını elde etmesi aşamasında da kendisine süreç hakkında bilgilendirme ve yol gösterme konularında destek vermektedir.
Bu zamana kadar birçok hekimin görevi başında ölümüne dahi neden olan sağlıkta şiddet, bir taraftan eğitim ve kamu otoritesinin kararlı duruşu, diğer taraftan ise şiddet mağduru hekimin her türlü hak ve hukukunun etkin şekilde korunması ile gündemden uzaklaştırılabilecektir.
Hazırlayan:
Dr. Hukukçu Hüseyin Cem BARLIOĞLU
HHDD Yönetim Kurulu Üyesi
[1] Türk Ceza Kanunu’nun 280. maddesinin 2. fıkrasına göre sağlık meslek mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
[2] https://evicisiddet.adalet.gov.tr/SIDDET_NEDIR.html (Erişim Tarihi: 04.06.2022)
[3] https://www.aa.com.tr/tr/saglik/saglik-calisanlarinin-yuzde-67si-en-az-bir-kere-siddete-maruz-kaldi/2144266 (Erişim Tarihi: 04.06.2022).
[4] https://www.milliyet.com.tr/gundem/saglik-calisanlarini-korkutan-tablo-tbmmde-172-milyonluk-tazminat-yuku-6724328 (Erişim Tarihi: 19.06.2022).
[5] T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Hasta Hakları ve Güvenliği Biriminin 27.07.2012 tarih ve Çalışan Hakları ve Güvenliği Birimleri, Beyaz Kod Birimi-Alo 113 konulu yazısı.
[6] Mağdur: Sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevden dolayı işlenen suça maruz kalan personeli ifade eder. (Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Madde 4/g).
[7] Çalışan Hakları ve Güvenliği Biriminde görev yapan personel/Beyaz Kod’dan sorumlu personeldir. Yapılan başvuruları ve başvurulara ilişkin süreci takip eder.
[8] T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 2016/3 sayılı Genelge, Madde 5/bb).
[9] İl Beyaz Kod Koordinatörü; ilde görev yapan ve Beyaz Kod kapsamındaki başvurulara ilişkin süreçte, başvuru sahibine, 663 sayılı KHK’nın 54. maddesi mucibince hukukî destek veren avukattır. Koordinatör; ÇGB tarafından gönderilen bilgi ve belgeleri inceleyerek ilgili başvurunun Beyaz Kod kapsamında olup olmadığını değerlendirir. Beyaz Kod kapsamındaki başvurulara ilişkin adli süreçte başvuru sahibine hukukî destek verir. Süreç boyunca elde edilen verilerin yazılımda ilgili alana girişini sağlar.
[10] T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 2016/3 sayılı Genelge, Madde 3.
[11] T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 2016/3 sayılı Genelge, Madde 5/a).
[12] T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 2016/3 sayılı Genelge, Madde 6.
[13] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 45/1: Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir: a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı, b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi, c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları, e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlatlık bağı bulunanlar.
[14] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 43/1.
[15] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 44/1.
[16] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 53/1-c).
[17] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 60/1.
[18] T.C. Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü, Çalışan Hakları ve Güvenliği Uygulamaları Rehberi, Aralık 2018, s. 61.
[19] 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Madde 54/(1): Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında; sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca hukukî yardım yapılır.
[20] Burada, Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki 279. maddesinin 1. fıkrasına dikkat çekmek gerekir.
[21] Beyaz koddan/çalışan hakları ve güvenliğinden sorumlu YÖNETİCİLER:
Hastanelerde, başhekim/başhekim yardımcısı
Toplum Sağlığı Merkezlerinde (TSM) ilgili yönetici
Üniversitelerin Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezlerinde, başhekim/başhekim yardımcısı
112 Acil Sağlık Hizmetlerinde, İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı İl Ambulans Servisi Başhekimliklerinde görev yapan sorumlu başhekim/başhekim yardımcısı
[22] T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 2016/3 sayılı Genelge, Madde 3/c).
[23] T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 2016/3 sayılı Genelge, Madde 3/b).
[24] Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Madde 8/(1).
[25] Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Madde 5/(1).
[26] Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Madde 6/(1).
[27] Türk Ceza Kanunu, Madde 86/(3)-c).
[28] Türk Ceza Kanunu, Madde 109/(3)-c).
[29] Türk Ceza Kanunu, Madde 131/(1).
[30] Türk Ceza Kanunu, Madde 125/(3)-a).
[31] Türk Ceza Kanunu, Madde 106.
[32] https://www.hukukihaber.net/saglik-personeline-karsi-islenen-suclar-makale,7725.html (Erişim Tarihi: 15.06.2022).
[33] https://www2.tbmm.gov.tr/d24/1/1-0995.pdf (Erişim Tarihi: 13.06.2022).
[34] İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Madde 2/2: Ancak aşağıda belirtilen faaliyetler ve kişiler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz: a) Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri. b) Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri. c) Ev hizmetleri. ç) Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar. d) Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri.
[35] https://ato.org.tr/files/documents/0887385001531901670.pdf (Erişim Tarihi: 18.06.2022).
[36] https://ato.org.tr/files/documents/0073952001531901891.pdf (Erişim Tarihi: 18.06.2022).
[37] T.C. Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü, Çalışan Hakları ve Güvenliği Uygulamaları Rehberi, Aralık 2018, s. 17.
[38] Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Ek Madde 12 (02.01.2014 tarihinde eklendi), Ek Fıkra (15.04.2020 tarihinde eklendi): Şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir.
[39] Türk Ceza Kanunu, Madde 51/1.
[40] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 231/5.
[41] Türk Borçlar Kanunu, Madde 56.
[42] Türk Borçlar Kanunu, Madde 58.
[43] Türk Borçlar Kanunu, Madde 74.
[44] Yargıtay 9. HD, E. 2018/8907, K. 2021/631, T. 13.01.2021.
[45] Hekimlerle Hukuksal dayanışma Derneği Tüzüğü, Madde 2.
[46] HHDD Help adıyla Google Play ve Apple Store’dan indirilebilir.